Zoonoz Hastalıklar(Hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar)

ZOONOZ HASTALIKLAR(Hayvanlardan İnsanlara Geçen Hastalıklar)

1.BRUSELLOSİS (YAVRU ATMA HASTALIĞI)

Brucella ( Brucella abortus, Brucella melitensis) cinsinden etkenler tarafından oluşturulan sığır, koyun, keçi, koç, domuz, at, kedi ve köpek gibi hayvanlarda özellikle uterus, meme, testis gibi genital organlara yerleşerek yavru atmaya ve infertilite’ye (Döl tutmama) neden olan zoonoz bir hastalıktır. Etken hücre içinde yaşar.

  •Enfeksiyon kaynağını atık fötus, enfekte plasenta, uterus akıntıları ve hastalıklı boğa ve koçların  spermleri oluşturur. •Etken sindirim kanalı, göz konjuktivası ve deriden geçebilir. •Çiftleşme ile de bulaşabilir. Vücuda giren etken toplayıcı lenf damarları ile bölge lenf düğümlerine gelir. Burada etken ya yok edilir ya da üremeye başlar. Daha sonra kan dolaşımına karışarak bütün vücuda yayılır. •Bu sırada en sevdiği organlara yerleşir. Bunlar uterus ve plasenta, meme, testis ve eklemler olup daha çok gebelik şekillenince hastalık ortaya çıkar. Bu nedenle hastalığın ortaya çıkışı 2 hafta ile 1 sene sürebilir.

Gebeliğin 7. ve 8. aylarında abortus  (Yavru atma) gelişir. Uterus ve plasentaya yerleşen etke kalınlaşmalara neden olur. Kotiledonlar isezamanla nekroza uğrar kıvamları yumuşar ve sarımtrak kahve-gri bir renk alırlar.                    Yavrusunu atacak olan hayvanda vulva vememeler şişer. Bir-iki gün önce  gri-beyaz veya kırmızı renkli  irinli ve mukuslu  vaginal akıntı belirir. Atılan yavruda ödem vardır. Fötusunnormal abomazum içeriği saydam, kalınca ve yapışkandır. Atık fötusun abomazumundaki içerik ise çok bulanık, limon sarısı renginde ve pıhtılı olur. Ayrıca fötusda pneumoni gözlenebilir. Abortus  görülmeyen sığırlarda eklemleri etkileyerek şişmeye neden olur.

                  İnsanlarda Malta Humması olarak  bilinen  dalgalı ateş ve eklem ağrıları ile seyreden bir hastalığa neden olur.                   Ayrıca hamile bayanlarda  düşüklere , erkekler de ise testislere yerleşerekkısırlığa yol açar.                   İnsanlara bulaşma genellikle hasta hayvanların sütlerinin  kaynatılmadan veya pastörize edilmedenkullanılmasıyla, çiğ sütten yapılan süt ürünlerinin  (Peynir, tereyağ, krema, vb.) tüketilmesiyle veya çiğ et ürünleriyle olabilir. Özellikle taze peynir tüketimi  fazla olan bölgelerde sağım ısısıyla sütün mayalanması nedeniyle mikroplu sütlerle yapılan peynirden  hastalık kolayca insanlara bulaşmaktadır.                  Bundan başka hayvan bakıcıları, elle sağım yapan kişiler  ve veteriner hekimler sağlam deriden etkeni alabilirler. Hasta hayvanların akıntıları , atılan yavru, yavru zarları ve  sütler çevreye ve diğer hayvanlara hastalığıbulaştırır. 

  Etken :       Tereyağda 4 ay,       Soğuk sütte 3 hafta,       İnek dışkısında 75 gün,       Nemli toprakta 100 gün,       Gübre şerbetinde 5 gün  canlı kalabilir.             Atık yavruda ve zarlarda ise 4 ay boyunca           hastalık yapma gücünü korur.

Abortus ( atık – ölü doğum ) yapan inek sebep bulununcaya kadar diğer hayvanlardan ayrılmalı, ayrı yemlik ve suluktan beslenmelidir. Hastalık kaynağı olabilecek atık fötus, yavru zarları, uterus akıntısı ile bulaşık malzemeler imha edilmeli ve geniş spektrumlu bir dezenfektanla bulaşık bölgeler dezenfekte edilmelidir.                 Fötusun ve yavru zarlarının kesin teşhis için laboratuvara gönderilmesi gerekebilir. Bunun için % 50 gliserinli serum fizyolojik içinde kotiledonları da bulunan yavru zarları, fötusun akciğeri, karaciğeri, dalağı, böbreği ve abomasumu veya tüm fötus açılmadan gönderilebilir.                Ayrıca mikrobiyolojik inceleme açısından uterus sıvısı, kan, süt vb. materyaller steril kaplarda gönderilmelidir.

  İneklerde buzağılamadan sonraki 2-4 saat içinde yavru zarları kendiliğinden atılır. Eğer 12 saat sonra hala uterusta ise Retensiyo sekundinarum şekillenmiştir. Burada esas neden kotiledonları oluşturan villi koryalislerin annedeki karunkulalardaki kriptlerden ayrılamamasıdır. Güç doğumlar, abortuslar, yavru zarlarının hidropsu, hipokalsemi ve toksemi olgularında daha sık gözlenir. Özellikle gebeliğin 5.ayından sonraki abortus olgularında çok rastlanır. Brucellosis, Tuberculosis, Campylobacteriosis, Leptospirosis ve Mantar enfeksiyonlarında önemlidir. Genellikle doğum sonrası yavru zarlarının bir kısmı vulvadan aşağı sarkar. Zarlar açık pembe-gri renkli iken kahverengine döner. Maserasyon şekillenmeye başladığında vaginadan fena kokulu bir akıntı gelmeye başlar. İlerlediği zaman akut ve septik Metritis gelişebilir.

                    Metritis uterusun enfeksiyonlarına verilen genel ad olup normal veya güç doğumlar sonrasında, doğuma yardım sırasında, retensiyo sekundinarum ve prolapsus uteri sonrasında gelişebilir.                  Yapılan araştırmalara göre süt ineklerinin yaklaşık üçte biri metritise yakalanır ve bunların % 10-15’i Klinik Endometritis gösterir.                   Metritis ateşli enfeksiyon şeklinde ve sütveriminde azalmayla seyreder. Bunun yanısıra Subklinik Metritisler çoğunlukla İnfertilite’ye (Döl tutmama) neden olurlar.                Uterus enfeksiyonlarında rol oynayan bakteriler arasında  başlıcaları Escherichia coli, Arcanobacterium pyogenes ve  Fusobacterium necrophorum sayılabilir.

Brucella Roz Bengal Testi          Bruselloz enfeksiyonunu saptamak için kullanılan bir tarama testidir. Roz Bengal Pleyt Test antijeni aglutinasyon yeteneği standart serumla standardize edilmiş, Brucella abortus S.19 suşunun ölü ve boyalı bir suspansiyonudur. Bu antijen Brucella için spesifik olan Immunglobulin G’yi saptamak amacıyla kullanılır. Hayvanlardan kan alınarak elde edilen serum kullanılarak çok kısa bir süre içinde sonuç elde edilir. Test için serum ve antijen oda ısısında 10-15 dk. bekletilir. Daha sonra 1 damla (0.03 ml) antijen ile 1 damla serum lam üzerine ayrı ayrı damlatılır. Antijen ve serum bir kürdanla karıştırılır ve rotasyon hareketi yaptırılır. 4 dk. sonra reaksiyon değerlendirilir. İri taneli aglutinasyon oluşumu (++), ile ince taneli aglutinasyon oluşumu (+) pozitif olarak, değişiklik olmaması (-) negatif olarak değerlendirilir.        Antijen 2°C – 8°C arasında saklanmalıdır. Kullanmadan önce iyice çalkalanmalıdır. [ Bu testin güvenilirliği %40 civarında olmakla beraber tercihedilmesi gereken asıl yöntemin Elisa olduğu söylenebilir. (detaylı bilgi için intravet.wordpress.com) t_mrc]

2.TUBERKULOZ             

Tüm evcil hayvanlarda ve insanlarda görülen başta solunum sistemi ve birçok farklı organa yerleşebilen uzun ve sinsi seyirli bir hastalıktır. Etkenin  (Mycobacterium tuberculosis, M.bovis, M. avium ) hücre duvarında bal mumu özelliğinde lipid tabakası ve mikolik asit bulunduğu için asitlere ve dış ortama  karşı dayanıklıdır. Merada,toprakta 2-6 ay canlı kalabilir.                 Hastalığın başlıca  insan, sığır ve kanatlı olmak üzere üç tipi bulunur. Tuberkuloz etkeni  daha çok solunum ve sindirim yolu ile bulaşır. Etkenler girdikleri yerde ürerlerve ilk bozukluğu  (lezyon)  oluştururlar. Daha sonra organa ait en yakın lenf düğümlerine geçerek  hastalık yayılmaya başlar. Ancak hayvanın vücut direnci kuvvetli ise bu lezyonlar  ilk  girdiği organda gizli ve sınırlı bir şekilde uzun yıllar kalabilir.             Bakım ve besleme şartlarının değişmesi veya farklı hastalıkların vücut direncini azaltması nedeniyle etken tekrar üremeye  ve yayılmaya başlar (Generalizasyon ). 

Akciğerlerde oluşan lezyonlar büyüdükçe öksürük ve tıksırıkla  mikroplar diğer hayvanlara ve çevreye  yayılmaya başlar ve bu salgılarda  etken 3 ay canlılığını korur. Ayrıca akciğer tuberkulozu bulunan  hayvanların burun deliklerinden ve akıntılarından içtikleri suya ve yemlere karışan mikroplar diğer hayvanları kolayca hasta edebilir. Lezyonlar göğüs kafesinin içine tamamen yayıldığında ise solunum güçlüğü  oluşabilir ve tipik İncili Tuberkuloz  tablosu gelişir. Ayrıca  kana karışan  etken  karaciğer, dalak, böbrek, kemik, meme , beyin  gibi organlarda yeni tuberkuloz odakları oluşturmaya başlar.

Meme tuberkulozunda uzun dönemde memede ağrısız şişlikler şekillenir. Süt yeşilimsi renk alıp peynirleşmiş iri pıhtılar içerebilir. Sütte  etken çok uzun süre canlı kalabilir.  •Gebe hayvanlar hastalığı yavruya geçirebilir. Bu nedenle yavru ya atılır veya hastalıklı olarak doğar. Ancak hastalıklı doğan yeni yavruda tuberkuloz zamanla iç organlara yayılır. Ayrıca Tuberkulozlu ineğin sütünden içen  sağlıklı buzağılar da kısa sürede hastalığa yakalanırlar.Testislerinde Tuberkuloz bulunan boğalarda spermaları ile hastalığı dişilere bulaştırırlar.

             3.ANTHRAKS  (ŞARBON)

             Bütün dünyada görülebilen tehlikeli bir hastalık olup sığır,koyun, keçi, manda, at, deve, köpek, kedi ve  kanatlılarda ölümlesonuçlanır. İnsanlar enfeksiyonu hasta hayvanlardan, bunların derisive yünlerinden ve otopsileri sırasında kadavradan veya bilmedenkesilen ve eti tüketilen hayvanların etleri ile alabilirler.               Antraks, sığırlarda; yüksek ateş, dalakta büyüme  kanın katran gibi koyu renk alması ve pıhtılaşma yeteneğinin kaybolması,derialtıdokuların kanamalı infiltrasyonuyla karakterizedir.               Antraks  etkeni (Bacillus anthracis) hayvan vücudu dışında oksijenin varlığında ve 12-42 derece arasındaki ısıda, Spor formu adı verilen dış etkenlere  dayanıklı bir  hale dönüşür.Hastalıktan ölmüş hayvanların gömülmüş olduğu toprakta 50-60 sene sonra dahi etkenin sporlarına rastlandığı bildirilmektedir.             Etkenin sporsuz formu 55-58 derecede 10-15 dk. da ölür. Ancak sporlu formu çok dirençli olup nemli ısıda 121 derecede 15 dk.da, kuru ısıda ise 160 derecede 60 dk.da etkisiz hale gelmektedir. Kanda ve suda uzun süre etken canlı kalabilir.             Günümüzde kullanılan dezenfektanların, etkenin  zayıf formunu kesin olarak öldürdüğü halde sporlarına pek etkili olmadığıgörülmüştür.

Hastalık ahırda veya merada antraks sporlarının bulaştırdığı (kan ve kemik unu) yem ve suyun alınmasıyla ortaya çıkmaktadır.Enfeksiyon etkenleri , meralarda bir yıl süresince bulunabilmektedir. Hasta hayvanların dışkı ve idrarları veya kesilmiş hayvanların kanlarının aktığı topraklar , uzun yıllar etkenin sporlarını barındırır.Sıcakülkelerde kan emci sinekler,et yiyici kuş ve diğer hayvanlarda hastalığı bulaştırırlar.Ölen hayvanların gömüldüğü yerler , buralara yakın su kanalları , tabakhane , iplikçilik yapılan alanlar ve yün yıkama yerleri , sağlıklı insan ve hayvanlara hastalığın bulaştırılması yönünden tehlikeli bölgelerdir.               Hastalık sığırlara  sindirim yolu , derideki yaralarla ve mikrop içeren tozların solunmasıylabulaşmaktadır.Vücuda giren etkenlerin veya sporların çoğalmasıyla , çok sayıda bakteri içeren hemorajik (kanamalı) ödemler meydana gelir.Hasta hayvanların sütleri , memelerinin sağlıklı görünmesine karşın etken içerebilir. Ölüm , Antraks  etkenlerinin çıkardığıtoksinlerden ileri gelmektedir.   Vücuda giren Antraks sporlarının , girdikleri yerlerde açılarak vegetatif (hastalık oluşturan) forma dönüşür , oradan lokal lenf yumrularına taşınır ve daha sonra kandolaşımına ulaşır. Etkenler kandolaşımında üreyerek tüm vücuda yayılır.Damarlar içinde üreyen ve burada biriken yumrular , damar çeperinin zedelenmesine ve bunun sonucunda da kanın damar dışına sızmasına yol açar.Böylece vücutta hemorojik (kanamalı) odaklar veödemler meydana gelir.  Hastalık sığırlarda perakut ve akut seyrederinkubasyon süresi 1-5 gün kadardır.Hastalarda  titreme , tüyler de karışıklık, geviş getirmenin durması,süt veriminde azalma , sütün renginde sararma ve bazen kanlı bir görünüm alma , ölümden hemen önce ve genellikle daha sonra doğal deliklerden kan gelme , kan işeme ve vücudun çeşitli yerlerinde ödemler meydana gelir. Boğazbölgesindeki ödemler, hayvanlarda solunum güçlüğüne yol açar , mukozalarda siyanoz ve ağızdan kanlı köpüklü salya akışı görülür.Gebe hayvanların bazen abort yaptıkları dikkati çeker.   Antraks  etkeni kurutulmakla , miğde suyu etkisiyle , salamura ve tuzlamakla öldürülemez. İnsanlar için bulaşma kaynağını  hasta veya hastalığı aldıktan sonra ölmüş sığır ve koyunların et, kemik, deri, kıl ve boynuzları oluşturmaktadır. Sporla bulaşık hayvansal ürünler , sığır,koyun derisi ve yemlerin , Antraks olayı görülen Avrupa ülkelerinden ithal edilmesiyle de hastalık bulaştırılabilir.  Hastalığın insanlarda bulaşması derideki yaralardan , konjuktivalardan , ender olarakta solunum ve sindirim sisteminden olmaktadır. Etkenin vücuda giriş yerine göre deride , bağırsak ve akciğerlerinde , Antraks lezyonları meydana gelir.Hastalık olaylarının %95’ inde deri Antraksı gözlemlenmiştir.İnsanlarda birkaç saatlik veya 3 güne kadar olan bir inkubasyon süresinden sonra etkenin giriş yerlerinde deri Antraksı küçük kırmızı kabarcıklar ve bunu takiben  siyah renkte Antraks karbukel’leri gelişir.Yangısal şişkinlik daha sonra yayılarak Antraks ödeminin ortaya çıkmasına yol açar. Lenf damar sistemine yayılma durumunda Antraksın genel enfeksiyonu ortaya çıkar , sağıtılmayan hastalar ölebilir.Akciğer ve barsak antraksı olayları da  tedavi edilmez ise   kısa sürede ölüme yol açar.  Hastalığın seyrine göre tanı kuşkuludur , kuşkulu olaylarda zaman geçirmeden hayvanların kulak venasından alınan kandan froti yapılarak veya svaplara emdirilmiş eksudat , kap içinde ve üzerinde Antrakstan kuşkuludur yazısıyazılarak süratle laboratuvara gönderilir.             Antraks  etkeni kanda , ölümden 16-18 saat önce dahi bulunabilir. Teşhis metaryalinin laboratuvar da muayene edilebilmesi için , taze olması ve süratle gönderilmesi gerekir.Çünkü Antraks etkenleri, kokuşma durumundahızla  yok olurlar . Bazı durumlarda laboratuvar için gecikme olabilir , bu yüzden kan veya kulak uçlarından froti çekilmeli , metil alkol de  tesbit edildikten ve iyi bir şekilde paketlendikten sonra gönderilmelidir.             Hastalık sığırlarda  yazın mera dönemlerinde güneş çarpması ve çeşitli bitkisel zehirlenmelerle , Yanıkara , Kan parazitleri ve Basiller hemoglobinüri ile karışabilir.

  Korunma               –  Antraks çıkan bölgelerde bulaşmanın olmaması için ilkbaharda koruyucu aşılar uygulanır. Aşı  sığır ve manda boyun derisi altına 1ml miktarında enjekte edilir.               – Antraks çıkan bölgelerde ve hastaların kesildiği veya öldüğü yerlerde çalışanların %5’lik formol,  %3’lük hidrojen peroksit , %0.4’lük asetik asitle Antraks sporlarını 30 dakika süreyle dezenfekte etmeleri gerekmektedir.              –  Anthraks’lı hayvanların kesimi yasaktır.

4.BSE (DELİ  DANA)             

Sığırlarda BSE (Sığırların Süngerimsi Beyin Hastalığı – Bovine Spongiform Encephalopathy)  hastalığı ilk olarak 1986 yılında İngiltere ve İrlanda da ortaya çıkmıştır. Sığırlarda bulaşmanın hastalık etkenini taşıyan et ve kemik unları içeren yemlerin yenilmesiyle olduğusanılmaktadır.       Erişkin sığırlarda subakut ve kronik seyirli , deneysel olarak bulaştırılabilen , davranış ve hareket bozuklukları ile karakterize  bir hastalıktır. Hastalık ülkemizde şu ana kadar saptanmamıştır. Fakat besi ve süt sığırlarının canlı olarak veya et ve et ürünlerinin kontrolsüz dış alımları sonucu hastalık Türkiye’ye girmiş olabilir. Gebe hayvanlardan yavruya  bulaşma % 10  oranındabildirilmiştir.

Hastalığın sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte Prion denilen, protein (prp) içeren enfeksiyoz bir partikül olduğu kabul edilmektedir. Son çalışmalara göre etkenin koyunlarda rastlanan scrapie virüsü ile yakın uzak bir ilişkisi olmadığı ortaya çıkmıştır. Etken ısıya vedondurmaya çok dirençlidir. Ancak 134-138 derecede 18 dk.da  buharlı ısıda yok olmaktadır.                  Hasta hayvanların et ve et ürünlerinin insanlar tarafından tüketilmesiyle insanlara bulaşması sözkonusudur. BSE’li sığırların etkence zengin doku ve vücut sıvıları bulunmaktadır. Etkence zengin olanlar beyin, omurilik, sinirler, dalak, lenf yumruları, kemik iliği, tükrük bezleri, barsak, timus ve plesenta gibi organlar olup bulaşma riski yüksek  yapılardır. Süt ve süt ürünlerinin bulaşmada risk taşımadığı bildirilmektedir. İnsanlardahastalık Creuzfeld-Jakob Disease (CJD), Kuru olarakadlandırılmaktadır.   Hastalığın 2-8 yıl arasında değişebilen çok uzun bir inkubasyon (kuluçka)  süresi vardır. Sığırlarda en erken 16 ay en geç 15 yıl arasındaki yaşlarda fakat genellikle 4-5 yaş arasında hastalığa rastlanır.                     Hastalarda klinik olarak davranış ve hareket bozuklukları gözlemlenir. Daha sonra merada olanlardasürüden ayrılma , dokunma ve sese karşı aşırı duyarlılık, korku, panik, saldırma isteği, ayaklarıyla yeri eşeleme, burun ve başını yere sürtme, ara sıra diş gıcırdatma, baş aşağıda olduğu halde bacaklar açık kambur durma, vücudun bazı bölümlerinde veya tümünde titremeler görülür. Ayrıca önüne konulan engelleri tanımama,daralanda yürütüldüğünde korkma, ön ayaklarını yükseğe çıkarıp basma, normal yürürken tekme atma, hızlı dönmelerde arka ayaklarda çökme ve kuyruğu kaldırma, son dönemlerde de yatıp kalkamama görülür.Beden ısısı normaldir. Dışkı sert kıvamlıdır, ruminasyon durmuştur, yeme içme azalmış, verim düşüklüğü, zayıflama ortaya çıkar, kaşıntı yoktur.   Sığırlarda davranış ve hareket bozuklukları ile seyreden hastalıklardan ayırt edilmelidir. Bunların  arasında Çayır tetenisi, Ketosis’in sinirsel formu , Hipokalsemik doğum felci, Travmaya bağlı paraljiler, kemik kırıkları, kurşun zehirlenmesi, Listeriosis’in sinirsel formu, Kuduz, Yalancı kuduz, Botilismus, Serebrokortikal nekroz sayılabilir.

Yorumlarınız Bizim İçin Değerlidir.

Yorum yapmayı unutmayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir